Tıp biliminde yapay retina, retinal implant veya retina protezi olarak bilinen biyonik göz'ü düşünmek çok yakın bir zamana kadar hayaldi. Son yıllarda A.B.D.’nde kör hastalar üzerinde yapılan biyonik göz uygulamalarında büyük ilerleme kaydedildi. Henüz sınırlı sayıda hasta üzerinde yapılan çalışmalarda ilk sonuçların olumlu olduğu ve hastalarda görme yeteneğinin arttığı bildirilmektedir. Biyonik göz uygulamaları, görme yolları üzerinde bulunan ganglion sinir hücrelerinin, bir çeşit işlenmiş elektrik akımıyla uyarılması prensibine dayanır. ABD ve Avrupa ülkelerinde onaylanan biyonik göz uygulamalarının, körlüğün tedavisinde yaygın olarak uygulanabilmesi için görme üzerindeki iyileştirici etkisinin daha tatmin edici olması gerekmektedir.
Görsel protez (biyonik göz) yerleştirildiği yere göre çeşitli isimler alır; bunlar sırasıyla epiretinal (retina önü), subretinal (retina altı), optik sinir ve kortikal görsel protezlerdir. Körlüğün nedenine göre protez seçimi yapılır. Örneğin, körlüğün nedeni sarı nokta hastalığı (makula dejeneresansı) veya tavuk karası hastalığıysa (retinitis pigmentosa), retina protezi kullanılır. Eğer körlüğün nedeni görme sinirinde, beyindeki tümör, iltihap ve damar hastalıklarına ve travmaya bağlıysa optik sinir veya kortikal protez seçimi yapılır.
Amerika Birleşik Devletlerinde Southern California Üniversitesi Doheny Göz Enstitüsü’nden Prof.Dr.Mark Humayun ve ekibinden Doç.Dr.Rajat Agrawal tarafından yapılan çalışmalarda tamamen kör olan kişilerde yapay retina (biyonik göz) olarak ta bilinen epiretinal implantının cerrahi olarak yerleştirilmesiyle ışığın algılanabildiği ve uygun bir kamera yardımıyla hareketlerin ve basit objelerin seçilebildiği bildirilmiştir. ABD Doheny Göz Ensititüsüyle beraber yapılan bir çalışmada İngiltere Moorfields Göz Hastanesinden Dr.Lyndon da Cruza, aşağıda belirtileceği üzere yeni bir yöntemle retinitis pigmentosa (tavuk karası hastalığı) olan iki kişiye retina implantı yerleştirmiştir. Argus II aletinin ameliyatla göz içine yerleştirildiği hastaların, artık torunlarını hareket ederken görebildikleri belirtilmiştir. Argus II Retina Protez Sistemi, ABD ve Avrupa'da onaylanmıştır. Bu sistemin 60 elektrod içermesi nedeniyle, yapay retina nakli yapılan hastalarda yapay görüş kalitesinin siyah-beyaz ve gri tonlarında olduğu bilinmektedir. Yaygın olarak uygulanmasını kısıtlayan diğer etken yüksek teknoloji içermesi nedeniyle hastaya olan maliyetinin çok fazla olmasıdır.
1: Gözlüğün üzerindeki kamera görüntüyü algılar
2: Elektronik sinyaller elde tutulan küçük bir bilgi-işlemciye gönderilir
3: İşlenen bilgi gözlüğe geri gönderilir, daha sonra göz içindeki algılayıcıya ulaştırılır
4: Algılayıcı retina implantındaki elektrotlara gönderilir
5: Elektrotlar retinayı uyararak bilgiyi beyine gönderirler ve kişi görmeye başlar.
Retina protezlerinin diğer bir çeşidi olan yapay silikon retina uygulaması, insanlarda F.D.A. kontrolünde bir pilot çalışmayla A.B.D.’nde yapılmış olup, retinitis pigmentosa (tavuk karası hastalığı) hastalığı nedeniyle kör olan 40-70 yaş arasında 8 erkek, 2 kadın toplam 10 hastaya Dr.Chow tarafından uygulanmıştır. Uygulanan retina protezinin çapı 2 mm, kalınlığı 25 (0.025mm) mikrondur. 5000 solar yapay hücre (mikrofotodiod), göz dışından gelen ışığı elektrik enerjisine çevirerek hastanın retina hücrelerini uyarır ve ışığın algılanmasını sağlar. İlk sonuçlar ümit vermiş ve hastalarda görme yeteneği artmıştır. Görme artışının, yapay silikon retinanın, hastanın retinası üzerinde nörotrofik (sinir iyileştirici-geliştirici) etki yaparak oluştuğu düşünülmektedir. İlk uygulaması 3 yıl önce yapılan yapay silikon retina ameliyatlarında, görme artışı cerrahiden sonra bir ay içinde gözlenir. 6. ay-1 yıl arasında ise görme artışı belirginleşir. Bazı hastaların ameliyattan sonra yaşam kalitesinin arttığı bildirilmektedir. Örneğin bir hasta, ameliyat öncesi göremediği elini artık seçebildiğini ve ev içindeki eşyaları fark edebildiğini belirtmektedir. Başka bir hasta ise ameliyat sonrası oğlunu basketbol oynarken görebildiğini söylemektedir. Yapay silikon retina ameliyatlarından sonra 3 yıl içinde rejeksiyon, enfeksiyon ve dekolman gibi olumsuz komplikasyonların görülmediğine işaret eden Dr.Chow, yaşa-bağlı makula dejenerasyonu hastalarında da uygulanmasının mümkün olabileceğini belirtmektedir.